 |
|
|
|
 |
 |
Ne kadar güzel şey;
Yolun üstündeki bina
Yıkıldığı zaman
Bilinmeyen bir ufuk görmek
Eskidendi, Çok Eskiden
Hani erken inerdi karanlik,
Hani yagmur yagardi inceden,
Hani okuldan, işten dönerken,
Işiklar yanardi evlerde,
Eskidendi, çok eskiden.
Hani ay herkese gülümserken,
Mevsimler kimseyi dinlemezken,
Hani çocuklar gibi zaman nedir bilmezken,
Eskidendi, çok eskiden.
Hani hepimiz arkadaşken,
Hani oyunlar tükenmemişken,
Henüz kimse bize ihanet etmemiş,
Biz kimseyi aldatmamişken,
Eskidendi, çok eskiden.
Hani şarkilar bizi bu kadar incitmezken,
Hani körkütük sarhoşken gençligimizden,
Daha biz kimseye küsmemiş,
Daha kimse ölmemişken,
Eskidendi, çok eskiden.
Şimdi ay usul, yildizlar eski
Hatiralar gökyüzü gibi gitmiyor üstümüzden
Geçen geçti,
Geceyi söndür kalbim
Geceler de gençlik gibi eskidendi
Şimdi uykusuzluk vakti.
Cadde
bir caddenin adı ölüm olsun
uyandırır mı bu sizi yolculuğunuzu beklerken
şantajcıları birikmiş kahve köşelerinde
kıpırdatmaz güvensizliğini bir tanesi
kurşun eziktir, örümcek işini bitirmiştir
dolgusu toplam bir düzinedir belki fazla
gizini çözmek için yalnızlığını verir biri
haykırışı sıradan, çaresiz
bir caddenin adı korku olsun
satılmış pompacıları, kuytularında uyumayan
karanlığı hortlak, aydınlığı cesaret torbası
her an bitebilir de, uçurumun kenarındadır
belki bu bir kampanyadır, tükenişin
varlığı tertemiz, sonuncusu gedik desenli
parçalanmış bir tasarımıdır yerde duran
alacalı siren sesidir aslında caddeyi korkutan
|
bugün 1 ziyaretçikişi burdaydı!
|
|
 |
|
|